Çaralan: Rusya Seferi’nden Beklenen Zafer Çıktı mı?

0
1024

Diplomaside “yeni bir sayfa açmak” ülkeler arasındaki kimi sorunlardan sonra, “ilişkileri düzeltme” ya da  “daha da ileri götürme niyetini” ifade ediyor. Nitekim Putin-Erdoğan görüşmesinden bir gün önce Bakü’de, Azerbaycan ve İran cumhurbaşkanlarıyla bir araya gelen Putin, bu toplantıdan sonra da üç ülke arasında “yeni bir sayfa açmak”tan söz etmişti.

Kısacası “yeni sayfa açmak” diplomasi dilinde çok olağanüstü hamleler yapmak anlamına gelmiyor. Ancak, bir yandan ABD öte yandan da AB ile yüksek gerilimli bir polemik yürüten Erdoğan, Rusya ziyaretini,

Batılılara karşı; “Bakın Türkiye size mahkum değil, Rusya ile ilişkilerimizi olağanüstü biçimde ilerletiyoruz”,

İçeriye karşı da “Bakın dostlarımızı çoğaltıyoruz” diyen propaganda eşliğinde yürüttü.

Bu da Erdoğan’ın batıdan kopmaya karar verdiği, “Şanghay Beşlisi”ne katılacağına varan sekülasyonlara yol açtı.

Özellikle da 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Erdoğan ve AKP propagandasının batıyı darbenin araksındaki “üst akıl” olarak göstermesine paralel olarak Rusya ile yakınlaşmayı, batıya karşı bir seçenek olarak göstermesi batı diplomasisinin dikkatini de Erdoğan-Putin görüşmesine çekti.

Erdoğan Çok Heyecanlı Ve Hevesli Putin Soğukkanlı Ve Hevessiz!

Ancak gerek görüşmeden önceki günlerde gerkse görüşmenin başlamasıyla görüldü ki, Rusya bu görüşmeye Türkiye ile aynı “anlam ve önemi” yüklemiyor. En azından Rusya’nın “acelesi” yoktu ve Türkiye’nin tersine “hevessiz” görünmeyi tercih ediyordu.

Toplantı sonrasındaki açıklamalarda da Erdoğan, “Türkiye-Rusya ilişkilerini olması gereken (eski ilişkilerin bile ilerisine taşımak kast ediliyor) seviyeye getirecek kararları almış bulunuyoruz” derken, Putin “İlişkileri eski seviyesine getirmeyi planlıyoruz” diyerek aradaki yaklaşım farkını ortaya koymuş oldu.

Dahası Rusya, Putin-Erdoğan görüşmesinin yapıldığı gün, sanki takvimde başka bir gün yokmuş gibi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Suriye hükümeti ile imzalanan ve Rusya Hava-Uzay Birlikleri’ne bağlı hava gruplarının Suriye’de konuşlandırılmasını öngören anlaşmayı Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Dumanın onayına sunduğunu açıkladı.

Rusya İle Suriye’de Anlaşmak Kolay Olmayacak!

Erdoğan Rusya’ya, Suriye’de sorun çözecek en önemli aktör ilan ederek gitmişti. Bu da Türkiye’nin “Esat gitmeden Suriye’de sorun çözülmez” ve “PYD terörist bir örgüttür, Suriye krizinin çözümünde meşru bir taraf değildir” diyen çizgisiyle Rusya’nın “Esatlı çözüm”ü ve PYD’yle ittifak içinde davranması arasında nasıl uzlaşma sağlanacağı konusunda merakları büyütüyordu.

Nitekim konunun önemi dikkate alınarak, St Petersburg’da “Suriye sorunu” ayrı bir toplantıda ele alındı.

Suriye ile ilgili sorun iki buçuk saat gibi uzun sayılan bir toplantıda konuşuldu. Rusya kaynakları, toplantıda Türkiye’nin “çıtasını”, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü esas alan bir çözüm”e kadar düşürdüğünü belirttiler. Türkiye cephesinden dün gelen açıklamada bu görüş teyit edildi. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, “…siyasi geçiş sürecinin sağlanması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi ve özellikle PYD, YPG konusundaki pozisyonumuzun dikkate alınarak burada adımların atılması konusunda mutabık kalındı.” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, Suriye konusunda Rusya ile Dışişleri, istihbarat ve silahlı kuvvetleri kapsayan üçlü bir mekanizma kurulmasına karar verildiğini belirterek, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu heyetin gün içinde Rusya’ya gideceğini açıkladı. Çavuşoğlu ayrıca, Suriye’de ateşkes, insani yardım ve siyasi çözüm konusunda Rusya ile aynı şekilde düşündüklerini de belirtti.

Öyle anlaşılıyor ki, Rusya ve Türkiye’nin Suriye politikalarının arasındaki makasın kapatılması için Erdoğan-AKP yönetimi, “Esadlı çözüme evet” demeye yaklaşmaktadır. Ancak Suriye’deki kaosun derinliği dikkate alındığında Türkiye’nin Rusya’ya yaklaşmak için bazı adımlar atması, onu beş yıldan fazla bir zamandır içinde debelendiği “yeni Osmanlıcı” bataktan kurtarmaya yetemez görünüyor.

Her Halükarda ‘Zafer’ Denecek!

Türkiye böylece, Suriye’de asıl kaygısının Rojava’daki özerk kantonların tanınması ve Suriye içinde federatif bir çözümü engellemek olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Özellikle Kürtlerin çözümün tarafı olmasını “kırmızı çizgi” yapmaya devam etmesi Türkiye’nin, Suriye’de krizin çözümünün değil ama krizin parçası olmaya devam etmesi anlamına gelecektir. Bu yüzden Rusya ve Türkiye’nin Suriye konusunda gerçek anlamda bir uzlaşma sağlamasına dair tartışmaların hayli su götüreceğini söylemek yanlış olmaz.

Toplam açısından bakıldığında gerek ekonomik konularda gerekse siyasi konularda Erdoğan’ın Rusya ziyareti, kuşkusuz ki Türkiye-Rusya ilişkilerinin “normalleşmesi” bakımından adımlar atılan bir ziyaret olmuştur. Ama bu ziyaret ne Erdoğan ve AKP propagandasının yansıtmak istediği gibi bütün eski sorunların ortadan kadırıldığı gerçek anlamda bir “yeni sayfa”, ne de Avrasyacı milliyetçi odakların yansıtmak istediği gibi “Türkiye’nin Avrasya yoluna girdiğini” (Aydınlık’ın dünkü manşeti) gösteren adımlara sahne olmuştur.

Kısacası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya seferi, Türkiye tarafından propaganda edilenin aksine Rusya’nın Türkiye’ye bir fatura çıkarmak üzere “nabız yokladığı” bir ziyaret olmuştur.

Ancak şu günlerde her adımını bir zafer olarak gösterme ihtiyacı olan Erdoğan-AKP yönetimi, St Petersburg ziyaretini “zafer”le biten bir “Rusya seferi” olarak göstermek isteyecektir.

“Biz sefer vaat ederiz zafer Allah’ındır” dese de Erdoğan, daha Rusya’ya giderken “zafer” vaat etmiştir! Bu yüzden de ziyaretin gerçek sonucu nasıl olursa olsun “zafer” olarak gösterecektir! Arkasındaki büyük medya gücünü bunun için seferber edecektir.

İhsan Çaralan

Cevap Ver

Lütfen Yorumunuzu Onaylayın
Lütfen İsminizi Yazınız