Ukraynalı Vatandaş; ”Dört Yıldır Umudumuzu Kaybetmiyoruz.”

0
3493

İç Savaş esnasında Donbass’ta yaşayan bir muhabirin özel röportajı tüm gerçekleri gözler önüne seriyor.

Ukrayna’nın güneydoğusunda yaşanan savaşın dördüncü yıl dönümü yaklaşıyor. Ukrayna’nın savaşı en çok hisseden şehirlerinden biri olan Donbass’ta artık iç çatışmalara rastlanmıyor. Ancak, bilindiği gibi hayat her koşulda akıp geçiyor. Birçoğunun evsiz kaldığı gerçeğine rağmen insanlar hayat mücadelelerine devam ediyor, konserlere ve etkinliklere gidiyorlar ve Donbass’ın savaş öncesindeki normal haline geri döndüğüne inanıyorlar.

Dört yıldır süren umutlar

Ocak 2018’de Donbass’ta, ne yazık ki gelen iyi haberleri paylaşacak birini bulmak hiçte kolay değil. Fakat, koyu renk boyalar ile gerçekleri örtmekte tek başına hata olur. Savaşın vermiş olduğu sıkıntılar bitse de sürse de ve hatta eviniz bir tuğla yığını haline dönüşse de yaşam her koşulda devam eder.

Marina Gladkik, eşi ve iki çocuğu ile birlikte Donetsk’in eteklerinde yaşayan bir ailenin iki katlı evinde bir oda kiraladı. Kullandıkları bu oda için aylık bin ruble ödüyorlar. Galdkik arkadaşlarının yardımı ile bu evi bulduğu için oldukça şanslı. Oturdukları bölgeye bombardıman sesleri geliyor olsa da yine de bölgedeki en sessiz ve en güvenilir yerlerden biri. Oturdukları evin çatısı yağmurda su sızdırıyor olsa da bu onlar için oldukça önemsiz şeyler. Onlar, başlarının üzerinde bir çatı olmasının yanı sıra hala hayatta kalmayı başardıkları için kendilerini şanslı hissediyorlar.

”Evimizi geri getirecek sihirli bir değnek istiyorum”

Marina, savaş başlamadan önce havaalanının hemen bitişiğinde bulunan Oktyabrsky semtinde ki Otoban Caddesinde geniş yaz mutfağı olan, bahçeli ve oldukça büyük bir evde yaşıyordu. Şimdilerde ise oturduğu evin yerinde beton, taş ve metalden oluşan bir enkaz yığını var. Fakat yaz mutfağı hala bozulmamış şekilde duruyor. Hayvanların bulunduğu kümes, Biblo kirpi  ve cüceler, oyma kuş evi, köşe kızı Veronica ve minyatür kuyu yerinde duruyor hala.

Marina, ”Bormbardıman başlayınca hemen evden çıktık. Saklanabileceğimiz hiçbir yer yoktu ” diyor.  Marina yaşadıklarını, ”İlk olarak Starobeshevsky Semtinde bulunan köyde yaşayan yakınlarımızın yanına gittik. Fakat orada iş imkanı yoktu bu nedenle şehre geri döndük. Evimizde temizlik yaptık, ekinlerimizi kontrol ettik. Çatıda saklandık. Boş çatının ne kadar da sessiz olduğunu öğrendim. Saklanırken pantolon bacaklarımı o denli sıktı ki dizimin altı kanadı. Komşumuz Vasya Amca ambulans gelemediği için yarama pansuman yaptı. Ambulans bulunduğumuz yere giremedi ama bir doktor geldi ve yaramın düzeleceğini söyledi. ” sözleri ile ifade ediyor.

Sanki herhangi bir terslik yaşanmıyormuşçasına bir güneş gibi parlayan yedi yaşındaki Veronica’ya soruyorum; ”Yeni yılda ne hediye aldılar sana?”

”Yeni kupalar” diyor. Onun ne düşündüğünü sorduğumda aldığım yanıt ise insanın içini acıtan türden, ”Eski evimize geri dönebilmek için bir sihirli değnek…”

Kültürel yaşam

Donetsklilerin en övündükleri şey ”Her ne olursa olsun, kültürel yaşamlarının azalmaması”. Yeni yılda Donbass Operasında sunulan  ”Juno ve Avos” prömiyeri için ne yazık ki bilet alamamışlar.

Donbass Operası’nın baş direktörü Oksana Antonenko, ”Donetsk’te ki tiyatrolar 2014 yılının Ekim ayında açıldı. Ücretsizdi. İnsanlar tiyatroya koşuyorlardı. Ben de tiyatroda dinlenmek ve kendimi bile unutmak istedim. Sergilenen eserler oldukça pahalı performanslardı. Yeteri kadar müzisyen ve aktör yoktu. Haftada yalnızca bir kez performans gösteriliyordu. Şimdilerde ise 300 kişi ile hemen hemen tüm personelimiz tamam. Grubumuza Donetsk Konservatuarı ve Lugansk Sanat Akademisi’nden çocuklar eklendi. Cinderella, Traviata, Fındıkkıran ve Kuğu Gölü’nü restore ettiler. ”Bebeğim ve Carlsın” adlı bir de bale hazırladık. Geçtiğimiz yıl tiyatromuzun 85. kuruluş yılıydı. Bu sebeple Alexei Rbnikov’un Buratino adlı müzikalini hazırladık. Şimdi, tıpkı savaştan önce olduğu gibi hafta da üç ya da dört oyun sergiliyoruz. ” diyor.

Donetsk’te amatör stüdyolarda insanları toplamak için açılan yoga, şarkı ve dans sınıflarının maliyeti yaklaşık olarak 50 ruble. Donetsk şehri gençlik merkezi Adriano Celentano 80.yıl dönümü için ”Arkadaş Tiyatrosu” nu hazırlıyor. İtalyan şarkıcı ile on genç erkeğin şarkılar söylediği şehir konserinde oldukça nadir gerçekleşen bir şey oluyor ve salon doluyor.

Gençlerin gidebilmesi için Cumhuriyet Kütüphanesinde fotoğrafçılıkta İngilizce gibi pek çok sınıf bulunuyor. Pek çok okuyucu bulunsa da altı senedir Kütüphaneye yeni kitap gelmiyor. Ara sıra gelenler ise bireylerin aile kütüphanelerinden hediye ettikleri kitaplardan oluşuyor.

Kütüphane Müdürü ve İleri gelen yöntem bilimcilerden olan Svetlana Nekrasova, ”Kimsenin gelmek istemediği, tozlu bir kütüphane olmak istemiyoruz.” diyor. İnsanları cezbetmek için çalıştıklarını belirten Nekrasova iki senedir bibliyotik yaptıklarını kütüphaneye ilk dönemlerde 50 kişi gelirken sonralarda katılımcı sayısının 300’e ulaştığını belirtiyor. Sokağa çıkma yasağı bulunduğu için gelenlerin bodrum katına inerek kapıyı arkalarından kilitlediklerini ve çay eşliğinde şiirler okunduğunu, sabah dağılmayı kimsenin istemediğini sözlerine ekliyor.

Svetlana savaşın başında kariyerini geliştirmek için  Sveta Nizhny Novgorod’a gitmiş. Ancak sonra eve geri dönmüş. Oldukça boşluklar olduğunu belirten Svetlana, kimsenin kütüphanecilere gitmediğini belirtiyor.

”Herkes, şu an hayattan şikayet ediyor. Evet, zor. Fakat her şey aslında o kadar da kötü değil. Ben üç işte çalışıyorum. Kütüphanede, kültür okulunda ve öğretmenin kolejinde. Bu çalışmalarımın sonucunda ayda 15 bin ruble alıyorum. Bugün farklı fırsatları değerlendirmek için zamanımız var. Temalı kafeler, kültürel zeminler ve fotoğraf galerisi gibi pek çok alanda iş var. Talep oldukça fazla ve her şey sıfırdan yeniden yaratılmalı.”

İsimsiz mezarlar

Donbass’ın çözülmesi gereken sorunlarından bir tanesi Donetsk ve Lugansk’da adli tıp merkezinin olmaması. Savaş esnasında yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Ölenlerin pek çoğu ise karışık halde ve garip isimlerle gömüldü. Yerel mezarlıklardaki bütün caddeler şimdilerde plakalı haçlar ile dolu. Mezarlarda ne isim ne de herhangi bir ipucu bulunuyor. Neyse ki geçtiğimiz yıl Şubat ayında DNR’nin başkentinde Rusya’dan özel bağışçıların yardımları ile bir adli tıp merkezi açıldı.

Donetsk Bölgesinde 2014 senesinden günümüze dek 4.5 binin üzerinde insan yaşamını kaybetti. Ancak bu rakam yalnızca resmi kayıtlara girmiş olan kişilerden oluşuyor. Yeni kurulan adli tıp merkezinin başkanı Dmitry Kalashnikov, ”Zaman içerisinde kan, tırnak plağı ve kemik parçası gibi biyolojik materyalleri toplamayı başardık ve isimsizler listesinden 400’ün üzerinde kişinin kimliğini tespit edebildik. Ancak, bilindiği gibi pek çok kişi tek başına, savaş alanlarında bulunan mezarlıklara gelişi güzel olarak gömüldü.” diyor.

DNA testi sayesinde kimlikler tespit edilmeye başlandı

Dmtriy Kalashnikov’un paylaştığı bilgilere göre, tıp merkezi kimliği tespit edilen 400 kişinin yanı sıra henüz tespit edilemeyenleri bulmak için çalışıyor. İşlemleri hızlandıracak ekipmanların oldukça pahalı olduğunu belirten Kalashnikov en basit ve gerekli olan cihazların zaten alındığını belirtiyor. Adli tıp merkezinde görevli beş doktorun Moskova’da eğitim almalarının ardından görevlerine başladıklarını ve mevcut materyaller ile DNA tespit çalışmalarına başladıklarını ifade eden Kalashnikov, şimdiye dek DNA veri tabanına 150 kişinin kaydedildiğini ve bu rakamın yalnızca üçte bir olduğunu söylerken tüm listenin oluşturulması adına en az bir sene özverili olarak çalışılması gerektiğini ifade ediyor.

Adli tıp merkezinde görevli uzmanlar, geçtiğimiz yıl 10 bombardıman kurbanın yanı sıra 2014 senesinde savaşta olan Saratovlu bir Rus gönüllünün de kimliğini tespit etmiş. Kaybolan çocuğun babası DNR Savunma Bakanlığına seslenerek çocuğunun bulunması için yardım istemesinin ardından adli tıp merkezine yönlendirilmiş ve verilerin karşılaştırılmasının ardından oğlunu bulmuş.

Esaret öyküleri 

2017 sonunda, Donbass ve Ukrayna Cumhuriyetleri arasında ilk esir alışverişi gerçekleşti. Değiş tokuş listesine giren ve NDP’ye geri dönen 233 şanslı kişiden biri ise Mariupol’de 2 sene 10 ay hapis yatmış olan Sveta Akimchenkova’ydı.

Sveta ile mahkumların geçici olarak yerleştirildikleri Donetsk Meslek Hastalıkları Hastanesinde görüştük. Silahlı güvenlikler ile korunan bina da ziyaretçi saatleri de kesin şekilde belirlenmiş durumda. Kendisiyle tezgahın giriş kapısında konuşabildik.

– Mariupol’dan geliyorum. Annem, babam ve kız kardeşim var ve hala yaşıyorlar. 2013’te posta ve telgraf operatörlüğü eğitimi almak için Donetsk’e gittim. Yurtta yaşıyordum. Hemen her hafta sonu eve gitmek istedim. Ancak düşmanlıklar yaşanmaya başladıktan sonra hafta sonu ziyaretlerim oldukça zorlaştı. Ukrayna sınır muhafızları tarafından sorguya alındık ve kontrol noktasında uzun süre gözaltında tutulduk. 2014 yıl sonunda ailemin yanına birkaç aylığına geldim fakat tatiller Nisan ayına kadar uzatıldı.

Kendi kendime yetebilmek için Mariupol’da özel bir eve yerleştim. Birkaç gün sonra Donetsk’te ki bir arkadaşından telefon geldi ve kiracı olarak birini isteyip istemediğini sordu. Kız kabul etti. Ev çok büyüktü ve yeterli para yoktu. Nazik bir genç bir ceket ve eşarp ile gelerek bize kendisini Nicholas olarak tanıttı. Ona bir oda ile bir dizi anahtar teslim etti.

Sonra olaylar hızla gelişti.

– 27 Mart sabahı annemi çağırdım: “Ben 20 dakika içinde orada olacağım” dedi. Yolda adam beni durdurdu: “Telefonu ve belgeleri göster.” dedi. Çıkardığımda ise hemen onları alarak beni yakındaki bir arabaya itti. Arabada başka insanlarda vardı. bana yalvarmaya başladılar: ”Terörist Podelnitsa!” Yemin ettikten sonra ise beni götürerek sorgulamaya başladılar.

Meğer ceket ve eşarbı ile gelen kiracı ”Rus Baharı” aktivisti Nikolai Grinenko’ymuş. Demiryolu Köprüsü oldukça zayıflamış ve bir gün önce Sokol biriminin bir askeri tarafından vurulmuş bu esnada iki kişi yaralanmıştı. Sabah ise kaldığım eve geldiler ancak Nikolai’yi canlı olarak ele geçiremediler çünkü intihar etti.

”Hiçbir şey imzalamadım” 

Daha sonra terör örgütüne üye olma suçundan 8 ile 15 yıl arasında mahkumiyetimizin istenildiği bir yazı ile karşı karşıya kaldım. Ancak bana yöneltilen hiçbir suçlamayı kabul etmedim ve hiçbir belgeyi imzalamadım.  Üçüncü gün ise annem bu konu ile ilgili bilgilendirildi ve yaklaşık iki hafta kadar IVS’de tutuldum. Sorgulamalar esnasında iki kaburga kemiğim  kırıldı. Duruşma başlayıp tutuk evine gönderilmem boyunca neredeyse üç sene geçti.

Çok ağladım. Ama ceza evinde daha önce olduğunuzdan çok daha güçlü oluyorsunuz ve kendiniz adına mücadele etmeye başlıyorsunuz. Son dönemlerde umutsuzluğun eşiğindeydim fakat yine de vazgeçmedim.

Geçen dönemde üç kez serbest bırakılmasını talep etmiş. Ancak her seferinde reddedilmiş. Ve 13 Aralık 2017’de ise birden bire, ”Hazırlan yarın sabah 9’da mahkemeye çıkacaksın” dendi.

Mahkemenin ardından 150 kişi ile birlikte Svyatogorsk’a gönderildik. Aynı saatte bizi dört otobüse bindirip sınırda dolaştırdılar. Sınır geçiş noktasında ise son otobüs geri gönderildi. Yeni tutsak yerimizde tüm tutsaklar rehabilite ediliyordu. Bizim için tek olumlu yanı uzun bir süre sonra ilk kez bu kadar uzun konuşmak ve ruhumuzu dökmek için fırsat bulmak oldu. Yarım sene boyunca bütün konuklara ikamet tezkerelerinin kayıt olduğu bir pansiyonda boş oda veriliyor.

Sveta, Rehabilitasyonun ardından Nisan 2014’ten beri ara vermek zorunda kaldığı Lyceum’da bulunan posta operatörlüğü bölümüne dönmeyi ve diploma almayı planlıyor. Bir iş bulmanın zorunlu olduğunu belirten Sveta, diplomasını almasının ardından tıp ya da hukuk okumayı da çok istediğini belirtirken üç senedir kucaklaşamadığı annesi ile hasret gidermek için ise sabırsızlıkla bekliyor.

Cevap Ver

Lütfen Yorumunuzu Onaylayın
Lütfen İsminizi Yazınız