Tecavüz ve Cinayetlerle Eğitilen Bir Toplumu Reddediyorum

0
1034

Tecavüz ve Cinayetlerle Eğitilen

Evet değerli okurlarım, bugünkü köşe yazımda Türkiye’de kadınlara ve erkeklere karşı yapılan cinsel istismarlardan ve cinayetlerden bahsetmek istiyorum. Değerli köşe yazarı arkadaşlarımdan çocuk tecavüzleriyle ilgili çok bilgilendirici yazılar okudum. Eminim ki bu yazıda hepinizin düşüncelerine tercüman olacağım. Sözüme öncelikle sizleri uyandırmak için ‘’bir gün sizin de çocuğunuz, kardeşiniz ve tanıdıklarınız tecavüze uğrayıp öldürülebilir ‘’diye başlamak istiyorum. Bu sözümden sonra ‘’haydi sen de, olur mu öyle şey’’ diyebilirsiniz.

Hepinize öncelikle soracağım tek soru ‘’tehlikenin farkında mısınız?’’ olacaktır. Gerçekten toplumumuzun bu konuda ne kadar tehlikeli bir noktada durduğunun farkında mısınız? Her insan, önce masum bir bebek olarak dünyaya gelir. Çocukların büyüdükleri ortamlar, yaşadıkları iyi ve kötü olaylar, en önemlisi de çocukların karakterinin üzerinde büyük etken olan, rüzgâr olarak adlandırdığım anne ve babalar, o çocuğun toplumdaki yerini belirler.

Herkes Çocuk Yapabilir Fakat Herkes Çocuk Büyütemez

Yanlış duymadınız, her kadın çocuk doğurabilir fakat her aile çocuk büyütemez. Bir çocuk yetiştirmek demek, bir devlet kurmak demektir. Hastalandığında sabahlara kadar başında beklediğiniz, düşüp dizini kanattığında canınızın yandığı ve gece gündüz demeden çalışıp didindiğiniz evladınız bir gün başkalarının insan dışı zevkleri yüzünden ellerinizden kayıp gidebilir.

Ben de biliyorum, okuyorum, duyuyor ve görüyorum bir anne ve bir babanın ömrünü adadığı evladının zihni sapık insanlar tarafından nasıl yok edildiğini. Toplumda yer edinen ahlak kavramının sadece kavram olarak kaldığını, evet ben de biliyorum. Bunu neden söylüyorsun demeyin, dönüp Türkiye’deki tecavüz vakalarına bakarsanız zaten Alilerin, Mustafaların, Eminlerin, Özgecanların, Eliflerin nasıl yok olduğunu göreceksiniz. İşte o zaman artık bu konuların toplum içerisinde sıkça dile getirilmesinin önemini de kavramış olacaksınız. Uyutulmuş ve kötü alışkanlıklara alıştırılmış toplumların, cinayetlere ve tecavüzlere kendi ayaklarıyla teslim olduğunu anlayacaksınız.

Herkesin Cinayet ve Tecavüzlerde Bir Nebze Çekirdeği Var

Her insanın cinayet ve tecavüzlerde bir nebze çekirdeği var. O çekirdekler kimi zaman öyle acı meyveler veriyor ki herkesin yüreği de aklı da yanıp kalıyor. Çok üzülerek söyleyebilirim ki Türk toplumu artık cinayetlere ve tecavüzlere alıştırıldı.  Her gün televizyonlarda duyduğunuz kadın cinayetleri artık kimseye farklı bir şeymiş gibi gelmiyor. Sadece alışılmışlığın verdiği bir şaşkınlık var insanların yüzünde. Bir gün bir kız arkadaşımın tecavüze uğrayarak öldüğünü öğrendim. Bunun şaşkınlığı ve üzüntüsünü yaşadığım sırada çevremdeki insanların tepkisi ‘’artık alıştık, hiç şaşırmadık’’ oldu. Durumun ne kadar vahim olduğunu, toplumun tecavüzden ve cinayetlerden örülü yataklarda yatmasından anlayabilirsiniz.

Geçen sene Türkiye’yi sarsan Özgecan Aslan’ın vahşice öldürülerek yakılmasından sonra işlenen kadın cinayetlerinin hiçbir şekilde ardı arkası kesilmedi. Vahşet, bir olaydan bir olaya elini kolunu sallayarak gidiyor. Bir kadın olarak bu savunmasızlıktan yararlanan tecavüzcülerden ve katillerden tiksiniyorum. Şu kesin ki toplum olarak önce dönüp erkekleri ve kızları nasıl yetiştirdiğimize bakmamız gerekiyor.

Toplumda Cinsiyetler Arası Psikolojik Ayrım Tehlike Yaratıyor

Aileler açısından erkek yetiştiriciliğinde toplumumuza yerleşen algı en basitinden aynen şöyle: Erkek eve geç dönerse sorun olmaz, ama kız eve geç gelemez. Erkek bir kızla çıktığı zaman “erkek adam helal olsun” cümlesi aileden çıkar arkadaş ortamına kadar gider. Kızın erkek arkadaşı olduğu zaman, ki bu durum kabul bile edilemez çünkü o zaman kadın yoldan çıkmıştır herkesin gözünde, her şeyi yapabilecek kapasiteye sahiptir. Toplumda erkekler bu alışılmışlıklarla büyüdü.

İşte tam da bu noktada bir kızın omzuna dostça başını koyamadı erkek, omuzlarının hizasında yaratılan kadını koruyamadı. Önce ezdi, sonra öldürdü. Tecavüzcüsünü öldürdü diye idam edilen kadınların gördüğü zulmü kabul eden bir Dünya’da yaşıyorum. Özgecan Aslan öldüğü zaman “mini etek giymeseydi bu olmazdı” diyen insanlığını yitirmiş canlıların olduğu bir Dünya’da yaşıyorum.

Tecavüz Kız ve Erkek Ayrımı Yapmıyor

Artık sadece kızlar tecavüze uğrayıp öldürülmüyor. Daha da kötüsü Türkiye’de son zamanlarda basına yansıyan cinayet ve tecavüz haberleri 2 ile 7 yaşları arasında değişen erkek çocuklarına karşı yapılıyor.

Biliyor musunuz en acısı da çocuklar uğradıkları cinsel istismarı ailelerine söyleyemiyor. Bir düşünün bir çocuk ‘’ben tecavüze uğradım‘’ cümlesini kendine itiraf edemezken ailesine nasıl söyleyecek? Aksine gizlice her gece mavi bulutlardan yapılan yataklarda yağmurlar yağdıracaklar yeryüzüne. Bitsin bu vahşet derken bile, buna bizi inandıracak eğitimcileri hala bekliyoruz.

Cevap Ver

Lütfen Yorumunuzu Onaylayın
Lütfen İsminizi Yazınız